Sayfalar

19 Haziran 2013 Çarşamba

öğretmenim canım benim

   Bir yaz akşamı Bademli’ye anneanneme kalmaya gitmiştik ve orada gördüğüm lakin şimdi kim olduğunu bile hatırlamadığım bir ablaydı belki de ilk aşkım. Ben mi öyleydim yoksa erkek çocuklarının hepsi mi sevdiği ablalarına âşık olurdu? Ve sonra İstanbul’daki ilk komşumuz olan bir hemşireydi yeni aşkım. Aşk mıydı bilmem ama o duygular? Saftı, saftım daha. O zamanlar dünya kirlenmemişti. Çünkü daha ben büyümemiştim ki…

   1981’in sonbaharı. Babam, bir yıl önce ‘babasından mı kaçmıştı yoksa sevdiği İstanbul’a mı sığınmıştı?’ tam olarak bilemiyorum ama artık İstanbul’du doyduğumuz yer. İlkokulun ilk günü, tek caddeli Ağın’dan sadece yedi tepesini saydıkları Dersaadet’e geleli birkaç kısa zaman olmuş. Şaşkınım. Anacığım okul yolundaki caddeyi nasıl geçeceğimi, okulda nelere dikkat edeceğimi ve dönüş yolundaki tembihlerini sıralayıp, duayla sırtımı sıvazlayıp evden uğurladı beni. Sızlıyordu yüreğim ve ağlıyordum belki de. Korkmuş muydum ne!

   Sınıfın kapısında sımsıcak gülümseyen yüzü, kucaklayıcı bakışı, insanın içinde sonbahara inat taze mevsimlere “merhaba” dedirten, bir melek karşıladı beni, bizleri. İçimdeki sonsuz endişe; orta uzunluktaki siyah saçları gibi dümdüz olmuş, taranmış ve huzura sevk edilmişti. O benim öğretmenimdi. İlkokulumdaki ilk öğretmenim. Yeni aşkımdı. Her sabah onu görmek için okula gidiyor ve onu üzmemek için ödevlerimi yapıyordum. Yıllar sonra ilk babamdan duymuştum bu sözü: Biz hamama gider kurnaya, düğüne gider zurnaya âşık oluruz oğlum. Öyle sıradan değildi, güzeldi… Mecnun yüreğim Leyla öğretmenini sevmişti. Artık okul çölde olsa gidecektim. 


   İkici yılda bitmiş, ilkokulun ortasına gelmiştim ki okul binası ‘güvensiz bir yapı’ olması gerekçesiyle yıkılmak üzere kapanmıştı. Okul nasıl yıkıldıysa, Leyla Öğretmenin öğrencisi olma keyfide üstüme yıkıldı. Ben artık başka bir okulda, başka bir öğretmenin öğrencisiydim. Benim için ilkokulun asıl ilk günü 3. Sınıfın ilk günüdür aslında.


   Ve yıllar sonra bir başka öğretmen, bu kez ben hayat okulunun sınıfındayken dersime/hayatıma girdi. Tüm derslerden ikmale kalmış, devamsızlıktan çakmışken, çekip çıkardı beni, başka bir yere taşıdı. 24 Kasımlar her dem kıymetliydi ama O’nunla başka oldu ve bu yıl O’nun içinde farklı oldu. O, bundan önceki öğretmenliklerini çok sahici bulmadığı için bu 24 Kasım O’nun öğretmenliğinin ilk Öğretmenler Günü. İyi ki benim sınıfımı seçtin, iyi ki benim de Öğretmenimsin. Ne mutlu bana… 

   Âşık olduğum tüm öğretmenlerimin, aşkla yaşamaya devam edecekleri mesleklerinde başarılar diler, onların nezdinde öğretmen camiasının bu güzel günlerini (biraz geçte olsa) kutlarım… 


   Not: Bugün günlerden Aşura. En büyük öğretmenimizin, güzel öğrencileri, torunları, Ehl-i Beyti’nin de acılı günlerinin yıldönümü. Allah bizi O öğretmenin, öğretilerinden uzaklaştırmasın. Yüzlerce yıl sonra Kerbela’da büyük öğretmenin öğrencilerinden yanayız biz. Şahit ol Ya Rabbim…


   Saygılarımla,
   m.fatih aydemir
   24.11.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder