Sayfalar

13 Haziran 2013 Perşembe

uzaklaş-ma

   uzaklaş-ma

   Sessiz ama bir o kadar gösterişli; tek renk ama bir o kadar içine çekip hapseden raksı ile kar yağmakta usulca. Düşen her bir kar tanesi kendi hikâyesi ile toprağı örtüyor. Aynı toprağı farklı anılar, acılar, hüzünler, sevdalar, sevinçler taşıyarak beyaza boyuyorlar. Yan yana düştüğü diğer kar tanesinden habersiz, ölümüne uzanıyorlar yeryüzüne. 
   
    Hiç kimse bilmiyor, öğrenmek istemiyor, önemsemiyor bir diğerini, diğerimizden habersiz umursamazlığın güneşine yenik düşüyor, eriyoruz. İnsanoğlu bütün sevdiklerinden uzakta, tek başına ölüyor.

   Gidişini kimse bilmiyor, geldiğin ilk günü bilmedikleri gibi. Sen gittiğin günden beri kilidine anahtar yapılmamış bir mahzene hapsettim kendimi. Karakışın ortasına düştü ve dondu kaldı ruhum. Çocukluğumun paçasına yapışmıştı yüreğim ve sen onu da alıp gittin. Gelmeni hiç beklemedim. Gel-me-de diyemedim. Gidişinin ardı sıra yinede hüzün sürdüm ekmeğime ve mataramı acılar çeşmesinden doldurdum. Bilir misin “Acı çekmek, ölmekten daha çok cesaret ister” ? (1)

   Kabuk tuttun, kanattım. Sonra yine kabuk tuttun ve ben yine kanattım. Ben, senden habersiz, senin varlığını örselenmiş benliğime çiviledim. Yerinden çıkmasını istemediğim her çivi gibi onunda ucunu büktüm. Paslı bir çivi gibi zehirledin her hücremi ve seni düşündükçe yutkunmak içimi acıttı.  

   “Nasıl da almış aklımı, 
   Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan(2)

   Oysaki ben seni terk ettim ama giden sendin ve uzaklaştıkça senden, aklımda o kadar büyüdün ki adım atacak yer kalmadı. Biliyorum ki seni düşündükçe kendi cehennemime ateş taşıyorum. İçimde gezinen bir yılan gibi her damarıma dokunuyor, belalı aşkını zehrediyorsun. Kendi inşa ettiğim zindanda tüm yıldızları siyaha boyuyorum. Yer, yürek, yol karanlık. Pervaneler gibi, yaktığın ateşi ışık sandım. Peşi sıra yürüdüm, yandım, yok oldum. Artık gün yüzüne çıkan gerçek şu ki, beddualara yenik düşmüş dualarım.  

   Hırçınsın, kış mevsimi gibi. Kıyılarıma uzandıkça kurt misali her gelişinde bir parçamı alıp geri gitmektesin. Sana sarılıp tuttuğumu sandığım anda avuçlarımın arasından akıp gidiyorsun. Bendesin ama benim değilsin.

   Peşine düşmek fikri boylu boyunca uzansa da içimde, yine de seni çağırmak, sana varmak istemiyorum. Karla kaplıyorum yolları ve çığ düşürüyorum baharın koynuna. Yüreğime giden yolu sana bir ömür açmayacağım. Çok oldu ve sen bihabersin ama menekşelerimize mühür vurdu melekler. Artık aşk yüzünü karanfile çevirmiştir. 

   Bedenimi sana taşımak isteyecek arsız sevdalar, karanlık sokaklar ve densiz bir gece peşime düşecek ama ben ayak direteceğim, mıh vuracağım adımlarıma. Seninle doyurmayacağım hep aç ve asla doymaz nefsimi. Bir kez daha sana aldanmayacağım. Senin varlığını seven her hücremi geri dönüş yolu imar edilmemiş şehirlere sürgün edeceğim.
    
   Ben doğurdum seni, ben büyüttüm, ben güzel kıldım seni kendi gözümde. Besmele ile nazar eyledim sana ve nurlu bir sevdaya boyadım yüzünü, ışıl ışıl doğan sabah gibi. Ne bir pas, ne de bir kir değdirdim yüreğine. İçimde açan sen çiçeği o kadar sevdaya muhtaç ki, onu sana, seni sana teslim etmeyeceğim. 

   Bir çizik olarak kalacaksın yüreğimin üstünde. Biliyorum, gelip aklıma düşünce, bir yağmur tanesini sana benzettikçe, içinden senle geçilmiş sokaklar anılara ev sahipliği yaptıkça ve taş bir duvarın üstünde umursamazsızca açmış küçük mor bir çiçek selamladığında beni, acı ile gelip karşıma dikileceksin. 

   Seni en çok sen yanımda olduğunda özledim; işte tam bu sebeple bil isterim ki, seni sevmenin en tutkulu yani sensiz olanıdır.  

   Sen, dalımda kalmış hazan yaprağımsın. Düşmen gereken mevsimi kaçırmışsın.  

   Not: Her başlangıcın, her yaşanmışın, yaşananın, yaşanacağın ve bitişin sahibi olana inanmışız amenna. Kim ne adına sahiplense de(sahiplendiğini düşünse de) O her şeyin sahibi olduğu gibi zamanın da sahibidir. İnsanoğlunun yeni yıl başlangıcı diye saydığı zamanın hayırlara vesile olmasını dilerim.

   Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; (3)

   Saygılarımla…
   M. Fatih AYDEMİR
   03.01.2010 


(1)   Napolyon Bonapart
(2)   Ahmed Arif
(3)   Ahmet Hamdi Tanpınar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder